8 Haziran 2012 Cuma

piknik


ve işte şimdi,

yine ne kadar uzun, ne kadar virajlı, ne kadar sisli, puslu, ne kadar kasisli olduğu belli olmayan bir yol önümde..

ve aslında hepimiz kendi tali yollarımızdan anayola çıkmaya çalışıyoruz bir şekilde. .

kendi sisimizde pusumuzda kayboluyor, yavaşlıyor, kasislerimizde savruluyor, kendi virajlarımızı alıyoruz..

ama yolun sonunda seni seven birinin beklediğini, orda öylece kollarını iki yana açmış seni beklediğini bilmek, yolundaki bütün tozu toprağı, çayır çimen yapar adama!

1 Haziran 2012 Cuma

yazamadım..

“Kadınlar susarak gider” diye birsey okudum gecen gün..

Evet, öyle sanırım..

Kadın susarak gidiyor galiba..

Yani konuşuyorsa kadın, ilişkisi ile ilgili derdini anlatıyor, çare peşinde koşuyorsa, kavga ediyorsa, neden diyorsa, şikayet ediyorsa olup bitenden yana, çözüm arıyorsa, konuşmaya, iletişim kurmaya, düzeltmeye çalışıyorsa;
aşkına, sevdasına sahip çıkıyorsa hala, bunu iyi okumak, iyi anlamak lazım..

18 Mayıs 2012 Cuma

"nasılsın.?"

“nasılsın.?”  
aslında genellikle cevabı çok merak edilmeden,
hatta cevabı beklenmeden,
öylesine,
iş olsun diye,
laf olsun diye,
adet yerini bulsun diye sorulan,
dahası cevabı bile düşünülmeden, refleks olarak verilen bi soru olmuş cıkmış hanidir!

9 Mayıs 2012 Çarşamba

ardından..

evet..
yeni bir sayfa acılıyor şimdi ömrümde..

bir yanda eski sayfalarda okuyup anladıklarımın özetini tutuyorum sıkı sıkı, tecrübelerime sarılmışım..
öte yandan hiç de bilmiyormuş, yeniden değil de ilk kez geliyormuş acemiliği ile tedirginliği var ürkek adımlarımda. .

“güçlü kadın” dediklerinden oldum hep..
öyle olmadığım zamanlarda bile hep öyle göründüm, “bak işte, ayaktayım”, “her şeye rağmen ayakta durmalıyım” öğretilmişliğiyle..
her şeye rağmen, tek basına da ayakta durur, aslanlar gibi durur, hemde dimdik durur algısının tersine, hiç de büyümeyen bi çocuk, bütün o heybetine rağmen küçücük bir kadın vardı halbuki içimde..
sevgiye, şefkate, korunmaya deli gibi açtım aslında.. hem de ne çok..

29 Nisan 2012 Pazar

Bahar mı?

Bahardandır diyorlar bu hastalıklı yorgunluk hali..
Oysa bana gelmedi ki bahar daha!
Güneş doğmadı ki henüz içime..
Buralar hep kış!!

Bekliyorum hanidir,
ne arka bahçesi yeşillendi gönlümün, ne balkonlarımdaki çiçekler açtı. .
Bu yıl yaz geç gelecek dedilerdi de, bahar bile gelmek bilmedi hayret!!
Buralar kış hala!

20 Nisan 2012 Cuma

durma, adım at

Sanırım bu ara beni en cok yoran “sürekli ve her şeyden şikayet eden”
ama “sadece şikayet eden” insanlar..

bu durum insanların ve bazen benim de elbette, sadece özel hayatımız için de geçerli değil tabii ki..
öyle bir alışkanlık ve hayat biçimi haline getirmişiz ki bu şikayet ve ağlama olayını,
gerek özel, gerek iş hayatında ve siyaseten elbette, toplumsal yapının bi parçası olarak, hep şikayet eden insanlar var..

her yerdeler..
bu en kolayı çünkü…
ve sıfır maliyet..

4 Nisan 2012 Çarşamba

ben yiyemedim, sen ye

Eski sevgiliye söylenen;
“yeter ki sen mutlu ol..”
“sen nasıl mutlu olacaksan..”
“bir tek dileğim var, mutlu ol yeter..” ler  de ne buyuk balondur, ne koca yalandır!

Hadi ama..
bu en açık tabiriyle “ben yiyemedim, sen ye” durumu mümkün mu sanıyorsunuz gerçekten?