5 Ekim 2014 Pazar

"olmak" diyorum ben, siz nasıl derseniz..

Hep bir koşturmaca halindeyiz..
Hep birilerine yada bir yerlere koşuyor, yetişiyor,
kimilerine de geç kalıyoruz sürekli..

Düzen, aslında hepimizi koşmaya, yakalamaya, yetişmeye zorluyor bir yerlere..
ve koşarken kendimize geç kalıyoruz sıklıkla da..
ve aynı düzen, bizi en çok da “mutluluk” peşinde koşturuyor – mutluluk koşunca yakalanacakmış gibi.. Görece mutluluk tanımları içinde dayatılan, iyi ve parlak bir kariyer, güzel bir ev, sevgi dolu sıkıntısız bir aile, şahane zeki çocuklar, sağlıklı bir beden, istediğin o spor ayakkabıyı almak, lansmanı yeni yapılmış olan son teknoloji telefona sahip olmak ve daha yüzlercesi.. bunları elde etmekle kazanılacak baş döndürücü mutlu hayatlar empoze ediliyor topluma, hem de en küçüğünden en büyük olanlara kadar..