Hep bir koşturmaca halindeyiz..
Hep birilerine yada bir yerlere koşuyor, yetişiyor,
kimilerine de geç kalıyoruz sürekli..
Düzen, aslında hepimizi koşmaya, yakalamaya, yetişmeye
zorluyor bir yerlere..
ve koşarken kendimize geç kalıyoruz sıklıkla da..
ve aynı düzen, bizi en çok da “mutluluk” peşinde koşturuyor
– mutluluk koşunca yakalanacakmış gibi.. Görece mutluluk tanımları içinde
dayatılan, iyi ve parlak bir kariyer, güzel bir ev, sevgi dolu sıkıntısız bir
aile, şahane zeki çocuklar, sağlıklı bir beden, istediğin o spor ayakkabıyı
almak, lansmanı yeni yapılmış olan son teknoloji telefona sahip olmak ve daha
yüzlercesi.. bunları elde etmekle kazanılacak baş döndürücü mutlu hayatlar
empoze ediliyor topluma, hem de en küçüğünden en büyük olanlara kadar..