14 Eylül 2012 Cuma

ilk otuz yaş..


yavaş yavaş emekleyip, ayaklanıp da, koşmaya başladığımız zamanları çarçabuk takip etti çocukluğumuz..

ilk koşmalar, ilk düşmeler..
dizindeki ve yüreğindeki ilk yaralar sonra..
büyüme sancıları,
o sorgusuz sualsiz kontrolsüz kahkahalar,
bi o kadar kontrolsüz ve histerik ağlama nöbetleri
büyüme sancıları,
ilk yüzleşmeler kendinle
ve hayatla elbette,
kırgınlıklar, kızgınlıklar,
başarılar, başarısızlıklar,
ilk aşklarımız,
küsmelerimiz, gitmelerimiz..
ve küsemeyip, gidemeyişlerimiz elbet..

ufalanıp, kurda kuşa yem olan hayallerimizle,
derin küskünlüklerimizle büyüdük!

ne büyük hayallerimiz vardı hepimizin,
koca koca hayatlar büyütmüştük zihnimizde,
sonra biz büyüdük, o hayatlar küçücük kaldı yanımızda,
meğer koca bi dünyaymış üzerine bastığımız,
hepimizin hayalleri ve hayatları ederinde..
büyüdükçe ögrendik..
ve daha neler öğrendik..

şimdi,
işte tam da bugün,
doğru yanlış bütün kararlarımla,
baş belası kararsızlıklarımla,
acılarımla,
hatalarımla,
düşmelerim, kalkmalarım
kalkamayıp yatmalarımla,
kahkahalarımla,
ve gururla,
ve inatla
ve sabırla
ve gülümseyerek
öylece, aslanlar gibi dimdik duruyorum “otuz koca yıl” ın karsısında. .

aynı yolları kilometrelerce adımlayan ayaklarım,
aynı kadehi yüzlerce kez şerefine kaldırdığım hayat,
aynı şarkıyı düzinelerce dinlemekten yorgun zihnim,
yaptığım tüm haksızlıklara rağmen hala aslanlar gibi yerinde duran aklım,
sarılan, dokunan, anlayan ellerim, parmak uçlarım,
tonlarca yemiş, kahkahalarla gülmüş, aşkla, sevgiyle, özlemle öpmüş dudaklarım,
tüm ağrılarına, tüm ağırlığına rağmen hayata ritmini bozmayan ağır, ağrılı yüreğim,
onca yaşananlara rağmen sağlam tutmaya çalıştığım inadım ve umudumla,
ve yaşadıklarım
ve inadımdan, gururumdan, korkaklığımdan yaşayamadıklarımla,
ve bütün saçmalamalarımla elbet
bastan sona değişen hayatımla,
bu sefer kendime kaldırıyorum kadehimi!!

bi otuz yıl daha..?

hadi bakalım..!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder