aslında,
hepimizin hayatında süregelen bir dolu sıkıntı, bos vermişlik, yılmışlık, bunaltı ve bulantılar içimizin çöplüklerinde takılırken,
ve bu çöplüğün gazı ve kokusu haliyle tüm bünyeye yayılırken, içimizin son çayırında belki, saklı tuttuğumuz, kimseye, ama gerçekten kimseye göstermediğimiz,
gizliden gizliye içimizde büyüttüğümüz tertemiz bir şey var hala..
süregelen duygusal boşluklarımızdan sonra karsımıza çıkan adamları / kadınları ask sanıp,
dahası hayatımızın askı sanıp,
aslında halihazırda bekleyen tahtlarımıza mı oturtuyoruz?