31 Ekim 2012 Çarşamba

ask..


aslında,

hepimizin hayatında süregelen bir dolu sıkıntı, bos vermişlik, yılmışlık, bunaltı ve bulantılar içimizin çöplüklerinde takılırken,
ve bu çöplüğün gazı ve kokusu haliyle tüm bünyeye yayılırken,
içimizin son çayırında belki, saklı tuttuğumuz, kimseye, ama gerçekten kimseye göstermediğimiz,
gizliden gizliye içimizde büyüttüğümüz tertemiz bir şey var hala..

süregelen duygusal boşluklarımızdan sonra karsımıza çıkan adamları / kadınları ask sanıp,
dahası hayatımızın askı sanıp,
aslında halihazırda bekleyen tahtlarımıza mı oturtuyoruz?

aslında hicbir tarih, hicbir bilim, hicbir aşık, dahası hicbir insan evladı çözememişken “aşk”ı daha, benim buna soyunmam mümkün değil de;

merak ettiğim;
yani aslında,

bizim içimizde paketinden yeni açılmış, tertemiz, mis kokan bir gömlek gibi duruyor da aşk,
biz tam o boşluklarımızda çıkagelen birilerine mi giydiriveriyoruz o gömleği acaba sorgusuz?

yani aslında,
ask hep var da,
biz karsılıklı hayli uzun yollardan sonra, bir sekilde, bizi birbirimize getiren ne varsa,
hangi sekilde ve her nasıl adımladıysak birbirimize dogru, bunların her biri için tek tek şükranlarımızı sunuyoruz evrene onu gorunce..

yani aslında,
bünyede öylece dolanırken tırtıl kardeş,
sonra biranda kozasını yırtar gibi deliyor ciğerimizi de,
bu müthiş coşkuyla mı çırpınıyor acaba, o karnımızın içindeki meşhuur kelebekler. .

yani anlamadığım,
aslında,
ASK hep orda mı?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder