17 Ağustos 2015 Pazartesi

kıvam..

‘kıvam’ın TDK sözlük anlamı;
sıvılarda koyuluk derecesi, yoğunluk..
mecaz kullanımı ise;
‘bir şeyin en uygun zaman veya durumu’..

bana göre ise ‘kıvam’;
bilmek, anlamak, yaşta değil, zihinde büyümek..
“olmak” gibi bir sey..

gözlerini kısarak içinden mırıldandığın bir şarkı gibi..
kişiye has, kendin bildiğin, anladığın,
ama işte bağır çağır söylemediğin, söylemeye gerek görmediğin
bağırıp çağırmalardan çok, artık susmalara meylettiğin haller..

insanlarında bi kıvamı olduğuna,
kıvamına gelmek, kıvamını bulmak diye bir sey olduğuna inanıyorum..

idrakına varmak gibi biraz da..
hakkını vermek..
sindirmek..
farkında olmak..

sağa sola çarpa çarpa, düşe kalka, anlayarak en cok da,
insanın köşeleri törpüleniyor, sivrilen yerleri ortadan kalkıyor..
sonrasında arkasına yaslanıp, hayatın, dahası küçül-e-bilmenin keyfini sürüyor insan..

giriş, gelişme ve sonuç olmayan bir kompozisyon gibi aslında..
anlatsan anlatamazsın,
diyemezsin, toparlayamazsın da cümleleri,
ama kıvamında olursun..
sonra o kıvamda dem alırsın her gecen gun biraz daha..

eşe dosta yukardan bakmak, yabancılaşmak gibi değil de,
daha ziyade, farkındalık kazanmak gibi ..
nev i şahsına münhasır bir bilgelik gibi belki de..
nev i şahsında tevazu ile bezeli bir bilgelik..

geçmişin pişmanlıklarına yahut acılarına takılı kalmadan,
ve fakat geleceğe de kaygıyla musallat olmadan,
hep dendiği gibi aslında,
‘bugun’de, dahası ‘an’da kalabilmek..
o ‘an’a takılmadan, ‘an’da kalabilmek..

‘an’layabilmek..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder