23 Eylül 2013 Pazartesi

gri..

30lu yaslarına kadar “en kotu karar, kararsızlıktan iyidir” mottosuyla gelince,
insan iyi kotu, yerli yersiz hep bi karar vermek zorunda hissediyor..
cunku aslında belki de bir cogumuz, hatta neredeyse hepimiz belirsizlikten korkuyoruz,
sen korkmuyor musun?
misal,
ben acaip korkuyorum olumden,
mevzusu gectiğinde bile korkuyorum, değil ki onu dusunmek. .
neden? “belirsiz” cunku, ne olacak bilmiyoruz,
ya da hersey biterse diye korkuyoruz belki..
biter mi? 

oysa, belirsizliklerden korkmasak, oylece yürüsek misal,
ruzgarın estiği gibi,
yolun gittiği  gibi,
suyun aktığı gibi,
oyle umarsız, dusunmeden, kurmadan, plansız yürüsek..

belirsizliklerle, yol ayrımlarıyla o ucu acık, “ne oyle ne boyle ama tam da soyle belki de” anları karsıladığımızda,
boyle yaz gecesi ruzgarı gibi hafif bi ürperti duyuyor insan. .
bu anların tadını cıkarmaktansa, bu belirsizliğin bokunu cıkarmayı tercih ediyoruz..
hep o acık ucları sımsıkı birbirine baglayıp,
yolları kapatıp,
iyi yada kotu kararlar vermeye calısıyoruz..

sırf belirsiz diye,
sırf karar vermeli diye,
sırf boyle ogretilmis diye..

oysa tam da buyuk kararlar verip, hayatımızı kontrol altına aldıgımızı sandıgımızda,
belirsiz anları sonlandırıp “oh!” derin bi nefes aldığımızda
iyi kotu dusunmeden devam ettiğimizde,
yeter ki siyah ya da beyaz olsun dediğimizde
kaçırmıyor muyuz grinin yuzlerce tonunu..

yagmur oncesi gokyuzunu mesela,
gumusun parıltısını,
betonun saglamlıgını,
asfaltın akısını,
metalin agırlıgını hep “gri”de ogrenmedik mi oysa..

ve dahası siyaha az beyaz kattıgında, yada beyaza az siyah,
aslında nasıl griye caldıgını..


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder