21 Mart 2012 Çarşamba

yazdıkca taşar mıyım_?

Cok uzun zamandır, sadece işle ilgili mevzular için not almak üzere elime kagıt kalem alıyordum..  yada herhangi bir rapor yazmak için word dosyası acıyorum da diyebilirim.. yazmayalı cok uzun zaman oldu.. gercekten cok..

Dusunuyorum da şimdi, bu bir ihtiyac mıymıs acaba.. bazen , işte kimi boyle zamanlarda, kimseye tutunamadığında, yada anlatamadığında, belki istemediğinde, yine o eski dost kelimelere sarılıyormus işte insan.. harfler dokundukca birbirine ve işte kelimeler birbirine doğru uzandıkça, sanki, içinde sarmaş dolaş oluyor cumleler.. ve bu boslukta birbirimize sarılıyoruz eski dostlarımla..  noktalar, ah o üç noktalara gomuyormusum suskunluğunu meger..


O zaman buyuk haksızlık değil mi kelimelere yaptığım onca zaman, onlar iki acemi asık gibi birleşmeyi beklerken parmaklarımın ucunda, birleşip birbirlerinden yeniden doğmak için sabırsızlanırken, ben kendi kişisel hırslarımla, kaprislerimle belki onları yalnızlığa, anlamsızlığa sürükledim onca yıl.. tek baslarına tasıdıkları anlamın yetersiz kaldığı, bos kaldığı, bir aradayken ifade edecekleri o muthiş duyguları bosuna caldım onlardan yıllarca.. şimdi de,yıne en muthiş bencilliğimle işte o aynı eski dost kelimelerimden medet umuyorum.. ben de tek basıma yetersiz kalıyorum.. ve lutfen bana kusmeyın, ve işte dans eder gibi dokulun parmaklarımın ucundan, dokulun ki,  anlam bulacağım, beraber daha fazlasını, cok daha fazlasını ifade edeceğim o diğerlerine bağlayın benı. .

İlle de bi sebep mi olmalı kelimelerle oynaşmak için diye dusunuyordum, meger olmalıymıs belki de.. yada meger benım kara gun dostummus kelimeler.. şimdi, parmaklarım dans ederken klavye ile adeta, işte suanda anlıyorum meger ne kadar özlemişiz birbirimizi..
Şimdi, benım, işte şimdi tam da burda biranda yazmama sebep olan ne peki?  Hayat mı? Sürec mi? Ya da içimde gittikçe buyuyen bosluk mu? Bu boslugu bir sekilde nasıl doldururum telasıyla mı acaba bu ani sondaj calısması gecenın bi vaktinde.. Ya da daha onemli soru, neden ve nasıl oluyor da, yıllardır eline kagıt kalem almayan ben bir anda yenıden flort edıyorum kelimelerle. .

Bagıra cagıra, hoplaya zıplaya bazen, kahkalarla gulerek, aglayarak yada salya sümük, yada korkuyla, kaygıyla, telasla.. anlatmak istediğim ne cok sey var halbuki..  hepsini burda yazmaya kalksam, yanıma 3 şişe sevilen syrah alır, saatlerce, yerimden bile kalkmadan, yorulmadan, sabaha kadar yazabilirim.. ellerim, parmaklarım o kadar zaman olmus ki harflere dokunmayalı, dur durak bilmeden sabaha kadar dansedip, sevişebilirler kelimelerle doyumsuz bir yeniyetme gibi, ve işte aynı o heyecanla. .
Hanı deli gibi yagan yagmurun ardından, hanı o kadar dolar da dere yatagı, bu yuku tasıyamaz artık ne dere, ne yatagı, ne taslar, ne kurbagalar, ne balıklar, ne kuru dallar, ne yapraklar da; hanı o dere oyle bir tasar artık.. oyle ki, artık dere de baska bir yerdedir, tas da, yaprak da, kurbaga da.. balık baska yere gitmiştir artık, su baska yere..

işte aynı oyle tasacağım dıye korkuyorum anlattıkça.. işte oyle dağılacak içimdeki taşlar, yapraklar, içime batan kuru dallar..işte o yuzden, sırf tasmasın dıye içim, taslar koyuyorum dere kenarlarına, koseleri tutuyorum, onlemler alıyorum kendimce, nafile.. oysa, buralar hep kış.. yağarsa yağmur, dere tasıyamayacak bu yuku..
tasacak..
belli..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder