8 Haziran 2012 Cuma

piknik


ve işte şimdi,

yine ne kadar uzun, ne kadar virajlı, ne kadar sisli, puslu, ne kadar kasisli olduğu belli olmayan bir yol önümde..

ve aslında hepimiz kendi tali yollarımızdan anayola çıkmaya çalışıyoruz bir şekilde. .

kendi sisimizde pusumuzda kayboluyor, yavaşlıyor, kasislerimizde savruluyor, kendi virajlarımızı alıyoruz..

ama yolun sonunda seni seven birinin beklediğini, orda öylece kollarını iki yana açmış seni beklediğini bilmek, yolundaki bütün tozu toprağı, çayır çimen yapar adama!

o kadar virajdan geçiyor, o kadar yol alıyorsan, bilmelisin ki, yolun sonu yemyeşil bahar..

bilmelisin ve inanmalısın ki,
vardığında, öylece durup, sarılıp, içine çekecek mis teninin kokusunu..
sonra çıkarıp bagajdan kilimlerimizi, havalandırıp sereceğiz yeniden çayıra..
yayılacağız gönlümüzün çimenliğine ..
sıcacık çaylarımızı yudumlayıp termoslarımızdan, havuçlu kek yiyeceğiz yanında..

sonra aksam olacak rakılarımızı içeceğiz,
ben sana şarkı söyleyeceğim, sen benim gözümün bebeğinde dinleyeceksin. .
sonra sarılıp uyuyacağız..
öyle bir huzurla, gönül ferahlığıyla uyuyacağız..

böyle geçecek bir omur…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder