19 Temmuz 2013 Cuma

bu yazı dostlara gelsin..

insanlar arası iletişimde bi sorun, bi sıkıntı var hayli zamandır..

asklar da, ilişikiler de ve dostluklar elbette,
hayli sıkıntılı..
tükenmeye, hemencecik tüketilmeye fena halde meyilli..

soyle bir bakıyorum da etrafa,
herkes herkesin hayatının aşkı,
herkes herkesin en yakın arkadası,
dostu, canı, can kardesi.. 

bir iki kez dısarı cıkınca, iki oturup sohbet edince arkadas olduk sanmalar,
olumune kankayız, dahası can dostuyuz yanılsamaları..
sonra, üç vakte kadar birbirine girmeler,
sırları ortalara dokmeler, arkalardan konusmalar..
bam tellerine basmalar ulu orta..
bi sacmalamalar..
bi tuhaflıklar falan..

oysa dostluk,
belki de saatlerce sessizce oturabilmektir..
konusmadan anlasabilmek,
anlamasan da anlasabilmek, yanında durmaktır..
gozunun içine baktıgında göz yasını saklamamak,
aynı anda aynı seye aynı tepkiyi vermek, saskınlıkla gozgoze geldiğinde kahkahalara bogulmaktır..

o çagırınca, gel demese bile, sesinde farkedip çağrısını, koşa koşa yanına varmaktır,
anlamak, anlamasan da yanında durmak,
saygı duymak, sahip cıkmaktır..
hesabı kimin ödediğine,
bugun ne giydiğine takılmamaktır dostluk..
kıskanmamak, kıskanılmamak,
dahası basarısıyla gururlanmak, mutluguyla cosmaktır..

bos bos durabilmek,
konusmadan durabilmek,
o kadar ki, oylece uyuyakalmaktır yanında guvenle..
aylaklıktır, serseriliktir, haytalıktır dostluk..

kızsa da, küsse de yanında olacağını,
seni üzenlerin dimdik karsısında duracağını bilmektir..
buna inanmaktır..
ona güvenmektir..
ve hep inandığın gibi olması,
bildiğin gibi kalmasıdır dostluk..


dostum kalanlara minnetle.. 


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder