26 Eylül 2014 Cuma

haydi..!

Hayli uzun zamandır aslında, ama bu aralar daha da sıklıkla, daha da bir istekle;
dilimde, yüreğimde, aklımda, fikrimde hep bi “gitmeler”..

Salt ben de değil aslında..
insanlara bakıyorum, insanları dinliyorum da; herkes o kadar “yorgun, yılgın, bedbaht, heyhat” ki; herkesin aklında dilinde bir gitme telası..
ve fakat kimse işleyen bu çarkın dışına çıkmaya, dışarıda olmaya, dışarıdan bakmaya cesaret de edemiyor..
hani oyunun dışında kalmak gibi belki de..
buradaki “istemem, yan cebime koy” hayatlarından vazgeçemiyor kimseler..
sistemin manipulasyonları, toplumun dayatmaları, televizyonlarda pompalanan örnek hayatlar, ideal yaşam standartları, kariyer hedefleri..
böyle görece ve sanal mutluluklar sararken dört bir yanımızı, “daha iyi bir hayat” yakamdan çekiştiriyor durmadan fikrimde.. 

oysa minicik kafeslerde sıkışmış hamsterlar gibi, o yuvarlak pembe zımbırtının içinde dönüyoruz canhıraş..
yol aldığımızı sanarak, ama aynı yerde koşarak..
öylece koşuyor, koşuyor, koşuyoruz..
halbuki bir çıkabilsek, o pembe zımbırtının dışına bi atabilsek kendimizi bir cesaret..
o zaman daha pembe aslında hayat,
ve daha güzel aslında kısacık ömürlerimiz..
ve daha bereketli, daha üretken, daha huzurla bezeli bir hayat..
koşmadan, sakin..

“Kaçıp gidip, dağ başına yerleşmeyeceksen, hiç hava yapmayacaksın” demişti bir arkadaşım..
evet!
şimdi kaçıp gidip, dağ başına değilse de, ufacık bir yere yerleşmek için çarpıyor kalbim,
bu sehir bana dar geliyor,
bedenim ruhuma dar!

Yazmıştım daha evvel de, “hayatımı küçültmek istiyorum!” diye..
Hadi!
Küçültelim..
kendimizi, hayatlarımızı, hedeflerimizi, hayallerimizi bile.. 
aslında küçücüğüz çünkü! 
bunu bilerek, fark ederek yaşayalım..
öyle yaşlanalım..

haydi..!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder